Uçak Pencereleri Neden Kapatılmaz?
Sizce uçak yolculuklarında neden her zaman kabin mürettebatı tarafından güneşlikleriniz açık, koltuklarınızı dik ve servis masalarınızı kapalı duruma getirin gibi uyarılar alırız? Pencerelerimizden gözleri yakan bir güneş ışığı girse bile neden ısrarla güneşlikleri açarız ki? Kalkış ve iniş sırasında pencerelerdeki gölgeleri kaldırmak, birçok uçak yolcusu için önemsiz bir istek gibi görünebilir. Ama aslında durum sanıldığının aksine oldukça ciddidir.
Bu uygulamalar tamamen uçuş emniyeti ve yolcuların güvenliği içindir, ancak uzmanlar bunun arkasında başka nedenler de ortaya koymuştur. Onlar neler mi?
Kalkış ve iniş safhaları havacılıkta en kritik zamanlar olarak kabul edilir, çünkü bu süre zarfında birçok komplikasyon ortaya çıkabilir. Bu yüzden bu sayılan talimatlar, kabinin beklenmedik acil durumlara hazırlanması için uzun bir sürecin yardımcı bir parçasıdır. Acil bir durumda kabin ekibinin, uçağın büyüklüğüne veya yolcu sayısına bakılmaksızın tüm yolcuları boşaltması için sadece 90 saniyesi olduğunu biliyor muydunuz?
Açık pencereler, mürettebatın tahliyeyi planlamasına yardımcı olacak olan dış koşulları görmesine yardımcı olur. Açık pencereler aslında mürettebat için mükemmel ekstra gözlerdir. Ayrıca, dışarıdaki acil durum personelinin kabinin içini görmesine de yardımcı olur.
Gündüz koşullarında, yolcuların gözlerini güneş ışığına alıştırmak için pencere güneşliklerinin açılması ve kabinin güneş ışıkları ile dolu olması tavsiye edilir. Böylece acil bir tahliye durumunda, ışık kontrastındaki ani bir değişiklik geçici bulanık görmeye yol açmaz. Aynı nedenden dolayı, gece uçuşlarında, pencere güneşlikleri açık ve kabin ışıkları soluk bırakılır.
Bir Havacılık Endüstrisi Uzmanı David Robinson, bu konu şöyle bir açıklamada bulunmuştur – “Talihsiz bir olay meydana gelmeden önce düşük ışık koşullarına alışmışsanız, aniden karanlığa düştüğünüzde ve uçaktan inmek için 90 saniyeniz olduğunda başlangıçta 1.000 kat daha iyi olabilecek bir görsel kapasiteye sahip olacaksınız”
Dolayısıyla, kabin ekibi ve diğer havayolu personeli, gerektiğinde 90 saniyelik kısa sürede tahliyeyi mümkün kılmak için her uçuşu bu talimatlar yardımıyla önceden hazırlar.
Kısacası, uçuş ekibi personelinin acil bir durumda tavsiye ettiği en iyi tavsiye “kontrolü ele almak”tır. Ocak 2009’da yaşanan ve haberlere “Hudson’da mucize” olarak geçen kazada da tıpkı öyle oldu. Uçak Hudson Nehri’ne indi ve 150 yolcu hayatta kaldı. Mürettebat yolcularının güvenliğini sağlamak için adeta yolcularla birlikte çalıştı. Bu mucize filmlere de konu olmuştur. Tom Hanks’in başrolünü oynadığı “Sully” filmi havacılıkta önemli bir filmdir.
Geri bildirim: Uçakta Servis Masalarını Neden Kapatıyoruz? - SeyrüSeferim