Howard Hughes Kimdir?
Göklerin Hakimi (The Aviator) filmi ile ün kazanan, dünyaca ünlü eleştirmen ve köşe yazarları tarafınca 1940’lı yılların Elon Musk’ı olarak nitelendirilen isim Howard Huges…
Havacılık sektörüne damgasını vurmuş en etkili isimlerden bir liste derliyorsanız, Howard Hughes’ı da bu listeye alın deriz. Hatta Huges’ı dünyanın en zenginleri ya da en başarılı film yapımcıları listesine de ekleyebilirsiniz. Çünkü Huges hayatı boyunca çok yönlü çalışmış ve girdiği her alanda başarısını kanıtlamış bir iş adamıdır. Anlayacağınız daha gireceği listeler kalabalık desek yeridir.
Şimdi Howard Hughes’ın hayatına bir bakalım…
Howard Hughes, 1905’te Teksas’ta dünyaya geldi. Takıntı derecede titiz olan annesi tarafından büyütüldü. Ancak Hughes genelde yalnız bir çocuktu. Söylentilere göre tek başına çok zaman geçirirdi. Kendi dünyasında tek başına büyürken; obsesif bir kişilik geliştirdi. Her zaman başarısının temelini oluşturan ve onun tanımlayıcı özelliklerinden biri haline gelen yalnızlığı tercih etti.
Hughes, genç yaşlardan itibaren bilim ve teknolojiye ilgi gösterdi. Bu alanda yetenekliydi de. Özellikle mühendislik konusunda uzmandı diyebiliriz. Daha 11 yaşındayken Houston’da Meksika Körfezi’ndeki gemi kaptanıyla mesaj alışverişi yapabilen ilk kablosuz radyo vericisini yaptı. Sadece bir yıl sonra ise, yani 12 yaşındayken, babasının buhar motoru parçalarından kendi motorlu bisikletini yapmıştı.
Hughes, 14 yaşında ilk uçuş dersini aldı. Ailesinin büyük bir serveti vardı. Bu sayede California Teknoloji Enstitüsü’nde matematik ve havacılık mühendisliği derslerini de aldı. 1924 yılında yani henüz 19 yaşındayken ailesini kaybeden Hughes çok büyük bir servetinde devralıcısı oldu.
Haziran 1925’te Ella Botts Rice ile evlendi ve Hollywood’a gitti. Soranlara şöyle diyordu;
“Dünyanın en büyük golfçüsü, Hollywood’un en iyi film yapımcısı, dünyanın en büyük pilotu ve dünyanın en zengin adamı olmayı düşünüyorum.”
Dediğini tek tek yaptı da. Önce film endüstrisine atıldı. Fiyasko filmlerin yapımcısı da oldu, dalında Oscar kazanıp Akademi ödüllerine aday gösterildiği de oldu. Hollywood’un meşhur filmi “Cehennem Melekleri” filminin yapımcısı olarak bu filme bir servet döktü desek yeridir. 4 milyon dolarlık “Cehennem Melekleri” filminin açılışını yaptığında, ayakta alkışlandı. Filmin cazibesi o kadar büyüktü ki, o tarihten sonraki 20 yıl boyunca dünyanın dört bir yanındaki sinemalarda aktif olarak gösterildi. Film havacılığa yeniden ilgi uyandırdı ve iyi haber şu ki 8 milyon dolar geri kazandırdı.
Kendi film yapım stüdyolarını açıp geliştirirken bir yandan gayrimenkul sektörüne de el attı. Başarılı bir gayrimenkul yatırımcısı oldu ve Las Vegas çevresindeki çölde çok sayıda arazi sahibi oldu.
Gelelim havacılığa nasıl merak sardı ve sektörde nasıl bir etkisi olduğuna…
Hughes, havacılığa her zaman tutkulu olmuştu. Özel pilot lisansını 1926’da kazandı ve servetini devralır almaz ilk uçağını satın aldı – hız için yapılmış iki koltuklu tek motorlu “Waco 10” uçağı.
Hughes, 28 yaşındayken ulusal çapta bir yarışmada hız rekoru kırmıştı ve oldukça modifiye edilmiş Boeing 100A çift kanatlı uçakta bu yarışı kazandı.
1934’te Hughes, uçak sanayisi işine girdi. California’da, Hughes Uçak Şirketi’ni kurdu. 1935’te şirketin ürettiği ilk uçak H-1 Racer idi. Uçağı Santa Monica dağlarından geçirdi ve birkaç geçişte bir kara uçağı için dünya hız rekorunu kırdı. Yakıtı bittikten sonra bir pancar tarlasına düşmeden önce 352 mil hıza ulaşabildi. H-1 Racer, dünya hız rekorunu kırmak için özel bir kişi tarafından inşa edilen son uçaktı.
Hughes daha sonra kıtalararası hız rekoru denemesi için H-1’i koşullara daha uygun hale getirmek için uçakta bazı değişiklikler yaptı. H-1 Racer’a yeni ve daha uzun kanatlar taktı. Ardından 19 Ocak 1937’de Hughes, Los Angeles’tan New York’a sadece 7 saat 28 dakikada uçarak yeni bir kıtalararası hız rekoru kırdı. Ortalama hızı 322 mil idi. Ancak, H-1 bir daha asla uçmadı ve sadece 42 saatlik uçuş süresiyle emekliye ayrıldı.
Hughes, birçok havacılık rekoru kırdı. 14 Temmuz 1938’de 3 gün 19 saat süren bir dünya çapı uçuş gerçekleştirdi.
Havacı Howard Hughes, birçok ödül ve madalyanın sahibi oldu. O yıllarda havacılık bilimini ilerletme ve böylece tüm dünyada ülkesine büyük itibar kazandırmada büyük başarılar elde etti.
Ancak Hughes’un havacılık kariyeri başarılarla doluyken, neredeyse ölümcül bir ilgi olduğu da aşikârdı. O kadar tutkuyla bağlı olduğu bu alanda Hughes 4 uçak kazasından kurtulmasına rağmen her seferinde tekrar tekrar denedi.
1939’da Hughes, Trans World Havayolları şirketinin hissesinin çoğunluk hissesini sessizce satın aldı ve havayolunun kontrolünü ele geçirdi. Artık havayolu şirketinin sahibi olan Hughes’un kurallar gereği kendi uçağını inşa etmesi yasaklanmıştı. Ancak Hughes, havayolunun Boeing 307 Stratoliners’ından daha iyi performans gösterecek bir uçak istiyordu. Lockheed ile iletişime geçerek Lockheed Takımyıldızı’nın üretimine başladı. Hughes’un Trans World Havayolları hisselerinin önemli bir kısmına sahip olması, aslında ona uçakların geliştirilmesinde kazanılmış bir menfaat sağladı. Daha sonrasında Trans World Havayolları hisselerini satıp Air West havayolları şirketini satın aldı. Bugünkü Delta Havayollarının kökeni diyebiliriz.
Hughes, toplumda fazla takıntıları ve münzevi haliyle tanınırdı. Zaman geçtikçe, Obsesif-Kompulsif Bozukluğu kötüleşti ve uçak kazalarından kaynaklanan kronik ağrıları da iyiye gitmedi. Hughes, 5 Nisan 1976’da, Teksas’taki Methodist Hastanesine giden bir uçakta seyahat ederken öldü. Hughes, öldüğü sırada fiziksel olarak kötü durumdaydı ve yetersiz beslenmeden muzdaripti. Otopsi, ölüm nedeninin böbrek yetmezliği olduğunu ortaya çıkardı. Howard Hughes, Houston, Teksas’taki Glenwood Mezarlığı’nda ailesinin yanına gömüldü.
2004 Martin Scorsese filmi The Aviator, Howard Hughes’un erken yaşamını tasvir eden ve Leonardo DiCaprio’nun Hughes’u canlandırdığı biyografik bir dramadır. Yaşamına dair tüm detayları görebileceğiniz bu filmde Hughes’ın hırslarına, takıntılarına ve mükemmel zekasına şahit olacaksınız.
Kaynak:
- nationalaviation.org
- airspacemag.com
- aviationoiloutlet.com