Havacılıkta İngilizce’nin Önemi
Siz de bir havacı olmak istiyorsunuz ve muhtemelen biraz araştırma yaptınız. Sonunda İngilizce okuma, konuşma, anlama ve yazma yeteneğinin zorunlu olduğunu gördünüz. İngilizce, herhangi bir uluslararası havacılık sektöründe çalışmak isteyen tüm pilotlar, hava trafik kontrolörleri, kabin memurları, dispeçerler ve load masterlar için evrensel bir dildir. Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (ICAO), tüm uluslararası havacılık operasyonuna ilişkin olarak İngilizce dilini zorunlu kılmıştır.
Havacılık sektörünü biraz araştırdıysanız “Havacılık İngilizcesi” terimiyle de karşılaşmışsınızdır. Bu terim; havacılık meteorolojisi, fizik, navigasyon, haritalar ve çizelgeler, elektronik ve aviyonik, aletler, hidrolik, hava kuralları, hava trafiği ile ilgili olarak İngilizce dilini okuyabilme, konuşabilme, yazabilme ve anlayabilme çalışması ve uygulaması için geliştirilmiştir. Havacılık sektöründe çalışıyorsanız bu konuların İngilizcesine hâkim olmanız gerekmektedir. Operasyonların güvenli bir şekilde yürütülmesi için havacılık İngilizcesini kullanarak kesin, açık ve doğru bir iletişim kurulması ve bu konuda uzmanlaşılması gerekmektedir.
Havacılık İngilizcesi konusunda uzmanlaşmak istiyorsanız, İngilizceye hâkim olmanız yani İngilizcenizin kusursuz olması gerekir. Birçok uluslararası havacılık sektörü çalışanı için İngilizce ilk dilleri değildir. Ancak, uluslararası bir sektörde kariyer yapmak istiyorsanız, İngilizcenizin kusursuz olması gerekir.Sadece havada ve yerde güvenliği arttırmakla kalmaz, aynı zamanda müşteri hizmetleri standartlarını korumak ve geliştirmek için de iyi bir İngilizce fayda sağlar.
İngilizce yeterlilik eksikliği nedeniyle kokpitte sık sık iletişimsizlik durumları meydana gelir. İkinci veya yabancı bir dil, düzenli kullanılmadığı takdirde de kötüleşir ve yeterlilik eksikliği oluşur. Bu yüzden, sürekli dil gelişimi ve değerlendirmesi yapılması gerekmektedir. Bu amaçla ICAO, tüm pilotlar ve hava trafik kontrolörlerine yönelik İngilizce yeterliliği için yeni standartlar belirlemiştir. Havacılık İngilizcesi’nin tüm konuşmacıları, uluslararası olarak lisans alabilmek için ICAO Seviye 4’te minimum İngilizce yeterliliklerini göstermelidir.
Havacılık sektöründe çok dillilik iş anlamına gelir. Bir yolcunun ana dilinde konuşabilmek, problemlerinin çözüleceğine ve ihtiyaçlarının karşılanacağına ilişkin güven duygusu verir. Bu yüzden, farklı dilsel geçmişlerden gelen yolcu sayısındaki artış ile havacılık personeli için işe alım süreçlerinde genellikle en az bir dilde akıcı İngilizce ve yeterlilik şart koşulmaktadır.
Havacılıkta İngilizce’nin ne denli önemli olduğunu açıklamak için olayı bir de kokpit boyutunda ele alalım. Pilotlar eğitim süreçlerinde ve sonraki tüm kariyer hayatı boyunca algılama hızı, hafıza gücü, muhakeme yeteneği, karar verme kabiliyeti, stres yönetimi gibi insan faktöründeki önemli yetilerden testlere tabii tutulurlar. Ancak ICAO, tüm bunların yeterli olmadığını, daha fazla emniyetin sağlanması adına İngilizce yeterlilik testini de zorunlu kıldı. Neden mi? Hava-yer iletişimi ters gittiğinde meydana gelebilecek bazı problemleri düşünelim. İngilizce’nin ana dil olmadığı pilot veya kontrolörlerin olduğu ülkelerde pek çok yanlış iletişim ortaya çıkar. Öyle ki, bu durum da pek çok felakete yol açmaktadır. Havacılık tarihinde İngilizce yetersizliğinden kaynaklı yanlış iletişim sorunu ortaya çıkan birçok uçak kazası yaşanmıştır. Bir örnekle açıklayalım;
1990 yılında Avianca Havayollarına ait Boeing 707 Bogota’dan New York’a doğru yola çıkmıştı. O gün New York’ta sisli bir hava vardı, tabii bu büyük meydanda her zaman ki gibi bir yoğun trafik de vardı. Bu yüzden uçağın inişi gecikmişti. Seferinin sonlarına yaklaşırken kule ile iletişimde olan kişi ikinci pilottu. Neden biliyor musunuz? Çünkü üzücüdür ki kaptan İngilizce konuşamıyordu!!! İkinci pilot kuleye yakıtın azaldığını iletmiş ve kuleden öncelik yani “priority” istemişti. Herhangi bir “Mayday” çağrısı yapmamıştı, ancak bu şimdilik yeterli bir uyarıydı. Ancak kontrolörler için ise “priority” kelimesi durumun yeterince acil olduğuna ikna etmemişti. Aslında durum tamamen her iki tarafın öngördüğü acil durum sözcüklerinin farklı olmasından kaynaklanıyordu. Elbette ki bunun nedeni ise farklı İngilizce seviyelerine sahip olmalarıydı.
Nihayetinde ne oldu biliyor musunuz? Yakıtsız kalan uçak düştü. Sonucunda yetmişin üstünde insanın hayatını kaybetmesine sebep oldu. Suçlular aşikârdı. Tabii ki kaptanın İngilizce konuşamaması ve de ikinci pilotun yetersiz İngilizce bilgisi seviyesiydi. Sadece ve sadece ikisinden en az birinin İngilizce seviyesi yeterli olsaydı, durumun aciliyeti kuleye doğru iletilecek ve büyük olasılıkla bu kaza yaşanmayacaktı.