Durumsal Farkındalık Nedir ve Nasıl Geliştirilir?
“Durumsal Farkındalık” kavramı 1970’lerdeki sivil uçuşlardan çok daha öncelere, yani savaş zamanlarına dayanır. Tabii o zamanlar pilotlar için çok daha hayatidir. I. Dünya Savaşı’nda, Red Baron’un da hocası olan Oswald Boelke, durumsal farkındalık kavramını tanımlayan ilk insandır ve şöyle demiştir – “’Düşmanın bizim varlığımızın farkına varmasından önce, biz düşmanın farkına varmalıyız.”
Durumsal farkındalık havacılık alanında sık kullanılan terimlerden biridir. İngilizce’de “Situational Awareness” olarak geçer. Havacılık sektöründe sahip olunması en gerekli becerilerden biri olarak kabul edilir. Bu yüzden, havayolu şirketleri özellikle pilot istihdam ederken Ekip Kaynak Yönetimi adı verilen CRM mülakatlarında mutlaka bu konuda soru sormaktadır. O yüzden siz siz olun, mülakatın yapıldığı yerdeki çevrenin bile farkında olun, etrafınıza iyi bakın deriz 🙂
Neden mi etrafa dikkat kesin diyoruz? Çünkü durumsal farkındalığın tanımı tam da sizden bunu bekler, bu becerinizin kuvvetini ölçer. Aslında beceri de değildir, bir yetenekten çok zihniyettir. Şöyle ki, başka şeylerle ilgileniyor olsanız bile, içgüdülerinize ve çevrenizdeki olaylara dikkat göstermeniz durumsal farkındalığınızın gelişmiş olduğunu kanıtlar.
Bir araştırma, insanların tipik olarak 5 ayrı farkındalık seviyesine sahip olduğunu ileri sürmektedir. Bu araştırma, seviyeleri “duymazdan gelme”, “hafif farkındalık”, “odaklanılmış farkındalık”, “yüksek alarm halinde” ve “bilinçsiz” olarak düşük seviye 1’den yüksek seviye 5’e kadar adlandırmakta ve sahip olunan bu seviyeleri farklı dikkat dereceleriyle karşılaştırmaktır.
Örneğin, ilk seviye olan “duymazdan gelme” bir araç kullanırken, bir düşünceye dalmışken veya telefonla uğraşırken sahip olduğumuz dikkat seviyesine benzetilir. Yani, birçok şeyi duymazdan gelmemize sebep olan dikkat seviyesidir. Bir başka deyişle durumsal farkındalığın en düşük seviyesidir. Bir diğeri olan “odaklanılmış farkındalık” seviyesine bakacak olursak; bu araştırma, bu seviyeyi daha çok tehlikeli yol koşullarında araç sürmeye benzetmektedir. Buzlu veya çamurlu bir yolda araç sürerken bu seviyede farkında olmanız beklenir. Her zaman iki eliniz de direksiyonda ve dikkatinizin tamamen yolda ve etrafınızdaki şoförlerde olması gerekir. Böyle bir durumda gözünüzü yoldan ayırmaya ve dikkatinizi dağıtmaya cesaret edemezsiniz.
Sanırız ki, az buçuk durumsal farkındalığın ne olduğunu anlatabilmişizdir. Kısacası, durumsal farkındalık sizin etrafınızda olup bitenleri fark etmeniz demektir. Bu yüzden durumsal farkındalık insanların etraflarında bulunan potansiyel tehlikelerin farkında olmaları adına önemlidir.
Aslında durumsal farkındalığın sağlanmasında önemli olan, başka bir şeylerle ilgileniyor olsanız bile içgüdülerinize ve çevrenizdeki olaylara dikkat göstermeye bilinçli şekilde çabalamanızdır. Bu yüzden, bu zihin faaliyetinin geliştirilmesi adına kişiler başka işlerle uğraşırken bile çevrelerini detaylı ve hassas gözlemlemeyi öğrenmelidirler.Böylece insanın içinde bulunduğu ortamın nasıl değişeceği hakkında mantıklı tahminler yaparak, vazifenin icrasını nasıl etkileyeceği hakkında doğru öngörülerde bulunabilir.
Şimdi gelin bu terimin havacılık içinde nasıl görüldüğüne bakalım…
Bu terim havacılıkta genellikle pilotun, uçağın havadaki fiziki konumunun farkındalığı olarak görülür. Ancak daha genel tanımıyla pilotun etrafında olanların farkında olması, potansiyel tehditleri ve tehlikeli durumları tanımlama ve kavrama becerisi olarak da geçer. Kısacası durumsal farkındalık pilotların uçuş öncesinde ve sırasında içinde bulunduğu durumu, o an ters gidebilecek durumları ve yaptığı işte etkisi olan faktörleri takip edebilme yeteneğidir.
Bu konuda 1995 senesinde akademisyen Mica Endsley üç seviyeli durumsal farkındalık modelini açıklamıştır;
(1) Algılama; yakın geçmişte meydana gelen ve etkisi ipuçları ile sürmekte olan durumların algılanmasıdır
(2) Kavrama; mevcut durumun zihinde doğru yaratılmasıdır, yani algılanan ipuçlarını zihinsel süreçten geçirerek gerçek durumun zihinsel resmini çizmektir.
(3) Öngörme; gerçek durumu yansıtan zihinsel resme dayalı olarak, öncelikle yakın gelecekte ne olacağını öngörerek doğru karar verme için uygun zeminin hazırlanmasıdır.
Endsley ayrıca durumsal farkındalık hatalarını; birinci düzey, ikinci düzey ve üçüncü düzey olmak üzere üçe ayırır. Birinci düzey durumsal farkındalık hataları, kendisine verilen görevi yerine getirirken durumsal farkındalık için önemli olan belirli bilgiler algılanamaz olduğunda ortaya çıkar. İkinci düzey durumsal farkındalık hatalarında ise, veriler çoğunlukla algılansa bile, pilotun bu bilgileri düzgün bir şekilde entegre edememesi veya anlamını kavrayamaması durumudur. Örneğin, teknik sistem bilgisi olan pilot uçuş sırasında uçaktan aldığı uyarıyı hatırlayamıyor, bilmiyor veya aynı anda birden fazla uyarı alırken önceliklendirme aşamasında sorun yaşıyorsa ikinci düzey durumsal farkındalık hatası yapıyor demektir. Üçüncü düzey durumsal farkındalık hataları ise, bir durum ne kadar net anlaşılırsa anlaşılsın, bu durumun gelecekteki dinamiklerini tahmin edememe durumlarında ortaya çıkar.
Peki, tarihte durumsal farkındalık yoksunluğu ya da eksikliği yüzünden yaşanmış bir kaza var mıdır?
Elbette ki vardır. Zaten hali hazırda bu kazalar olmasaydı, mülakatlarda durumsal farkındalık konusunda ekstra bir hassasiyet gösterilmezdi, değil mi? Öyleyse gelin şimdi en bilinen kazalardan birine bakalım…
Dominik Cumhuriyet, Puerto Plata’dan Frankfurta gitmek üzere havalanan bir Boeing 757-225, taşıdığı 189 kişi ile birlikte, kalkıştan 5 dakika sonra radar ekranından kaybolmuştur. Kaza raporları incelendiğinde şu sonuçlar ortaya çıkmıştır… Kalkış sırasında hız göstergeleri farklı knotları göstermektedir. Kalkış sonrasında kaptanın hız göstergesi uçağın çok hızlı gittiğini söylerken, ikinci pilotun önünde bulunan hız göstergesi ise hızın normal olduğunu söylemektedir. Hal böyle olunca kokpitin içinde kalkış sonrası bir kaos hakim olur ve kaptan ne yapması gerektiği konusunda kararsız kalır. İkinci pilot ”Hızı azaltalım bakalım ne olacak…” diyerek gazı keser. Bu hareketle uçak stalla girer ve bir taş gibi okyanusa çakılır.
Kazanın asıl sebebine gelirsek, öğrendiğinizde şok olacağınıza eminiz. Neden mi? Çünkü uçak kaza rapolarına göre Dominikteki arılar pitot tüpüne yuva yapmışlar ve bu da uçağın hızının doğru algılanmasını engellemiş. Maalesef uçuş ekibi de kalkıştan önce pitot tüplerini kontrol etmemiş… Bu yüzden kalkış sonrasındaki hız göstergesi farkını da idrak edememişler… Kısacası pilotlar ekip çalışması, durumsal farkındalık ve karar verme konusunda hata yapmışlardır.
Nihayetinde, olası tehlikeleri krize dönüşmeden algılamak, kavramak, yorumlamak ve sonrasında doğru karar vermek istiyorsak durumsal farkındalığımızı geliştirmeye ihtiyacımız vardır. Bu zihinsel bir süreç olduğu için geliştirilmeye açıktır. Peki, bunu nasıl başarırız?
Durumsal farkındalık becerinizi ufak tatbikatlarla geliştirmeniz mümkündür. Örneğin, girdiğiniz binadaki tüm çıkış kapılarının yerlerine veya çöp kovalarının nerede olduğuna dikkat edebilir, gittiğiniz bir restoranda tahmini kaç kişi olduğunu sayabilir ya da trafikte kaç tane aracın aynı yönden döndüğünü takip edebilirsiniz. Çevrenizdeki insanların hikayesini anlayabilmek, yaptıkları işi, bulundukları durumları ve o gün yapacakları şeyleri sadece gözlemleyerek ileride yapacakları adımları tahmin etmek bile durumsal farkındalığınızı geliştirmek için basit bir oyundur. Bu tarz basit odaklanılmış farkındalık tatbikatları, durumsal farkındalığa sahpi olmanıza katkı sağlayacaktır.
Kısacası, durumsal farkındalığa sahip olduğumuzda karar verme sürecimiz olumlu etkilenir. Bizi saran dünyanın zihinsel bir resmini geliştirmemize yardımcı olur, geleceği öngörmemizi sağlar. Durumsal farkındalığımızı güçlü tuttuğumuz sürece zihinsel imajımızı ayarlayıp eylemlerimizi doğru yönde değiştirebiliriz. Bu sayede “kontrolü” asla kaybetmeyiz.
Kaynak:
- fortisleader.com
- gsecturkey.com
- Prof Dr M. Çetingüç – Havacılık ve Uzay Psikolojisi