Havacılıkta Etkili İletişim
Şimdi hayal edin… Bir kabin görevlisisiniz. Titizce ütülenmiş üniformanızı giymiş, samimi gülümsemenizi takınmış yolcuları karşılamışsınız… Şuan sabah saatleri ancak hava çok kötü. Her yer kar kış kıyamet havasında. Kaptan kalkış için anonsta uyarılarını geçiyor ve herkesin yerinde kemerlerini takmış oturmasını istiyor. Siz de öylece oturmuş kabin camlarından dışarı bakıyorsunuz. O da ne! Uçak kanatlarında o kadar yoğun bir kar birikmiş ki kanata baskı uyguluyor. Hemen kaptana bunun haberini verir miydiniz? Yoksa bu bilgiyi kaptanla paylaşma konusunda çekimser mi davranırdınız? İşte düğüm tam da burada çözülüyor…
Evet, bu tarihte yaşanmış bir vakadır. Air Ontario’ya ait bir Fokker F-28-1000 Kanada Dryden’den kalkışından hemen sonra kanatlarındaki buzlanma sebebiyle düşmüştür. Hem de görevli kabin memurlarından Sonia Hartwick, kalkıştan önce kanatlarda biriken yoğun karı fark etmesine rağmen. Peki, neden mi söylememiş? Çünkü daha önceki uçuşlarından birinde, kaptanla yine uçuş emniyetini ilgilendiren bir durumu paylaşmış ve karşılığında hiç nazik olmayan bir tavırla karşılaşmıştı. Şimdi gelin burada Hartwick’in insan faktörlerine de konu olan düşünsel hatalarına bir göz gezdirelim…
Öncelikle, Hartwick karar verme sürecinde utanç duygusuna yenik düşmüştü. Bu yüzden çekimser davrandı. Sorumlulukların bilincinde olsa da kuralları bilse de duruma mantıkla değil duygusal yaklaştı. O an muhtemelen şöyle düşündü – “Bir daha asla kaptanın işine karışmam, onlarla operasyonel konularda bilgi alışverişine girmem”. Bir de tabii ki yaşadığı deneyim var. Daha önce emniyetle ilgili benzer bir durumu kaptana haber vermişti, muhtemelen kaptan durumun farkındaydı ve belki de bu yüzden küstahça yaklaşarak Hartwick’e kaba davrandı. Bu da Hartwick’te genel bir düşünce oluşturmuş olabilir. Yani, zavallı kabin görevlimiz pilotların böyle bir konuda asla hata yapmayacakları öngörüsüne kapılmış olabilir. Doğal olarak, Hartwick’e göre onlar kesinlikle bu durumun farkındalardı ve ola ki kaptanlara bir bildirimde bulunursa, geçmişte yaşadığı deneyimin bir benzerini yeniden yaşamaktan başka hiç bir işe yaramayacaktı. Tabii ki de burada bunları okuyan sizler kendinizi Hartwick’in yerine koyarak ben de aynısını yapabilirdim diye düşünebilirsiniz. O yüzden Hartwick’i eleştirmek doğru değil. Aslına bakılırsa araştırmalara göre uçak kazalarındaki asıl sebebin %55 – %75 aralığında bir oranla Hartwick’in yaşadığı gibi insan faktörü olduğunu gösteriyor. Yani, durum ciddi.
Havacılıktaki kaza sebeplerinin başında insan faktörü kendini gösteriyor dedik. Aslında evvel zamanlarda uçak kazası sonrasında havacılık sektörü genelde işin teknik yönünü tartışırdı; kazanın kök nedenini araştırırken acaba uçak bakımı mı yoksa başka bir teknik nedenden mi olduğu fazlaca konuşulurdu. Ancak sonra işlerin aslında tamamıyla insan doğasının getirdiği hatalar kaynaklı olduğu anlaşıldı.
İnsan, doğası gereği kalıtsal ve çevresel pek çok şeyden etkilenmeye meyillidir. Ne demek mi istiyorum? Şöyle ki İnsan adeta büyüdüğü ailenin ve toplumun küçük bir yansıması gibidir. Yok ben yaşadığım topluma benzemiyorum, ben daha farklı düşünüyorum diyebilirsiniz. Ancak psikoloji diyor ki – “Düşünsel ve davranışsal mirasın sen farkında olmasan bile devam eder”… E haliyle dünya üzerinde de sürüsüyle farklı kültür ve toplum var. Her toplum da kendi içinde farklılaşıyor değişiyor. Bu yüzden bireysel olarak aynı özelliklere sahip insan sayısı çok az olduğu söylenebilir. Elbette ki durum böyle olunca, birbirinden farklı insanların ortak bir iş üzerinde sağlıklı bir iletişim kurmaları maalesef mükemmele yakın olamaz. Hatta bazen mükemmelin yanından bile geçmez.
Havacılık sektörü de dâhil olmak üzere her türlü girişimde organizasyonel ve yönetsel performans ve de başarı için iletişim şarttır. Hele ki bir de kokpit koltuğunda oturuyorsanız iş daha ciddi. Havacılık emniyeti için etkili iletişimin çok önemli olduğu, radyo frekans iletişiminin hava trafik kontrolörleri ve pilotlar arasındaki ana iletişim aracı olduğu kanıtlanmıştır. Havacılık emniyetini sağlamak için sözlü iletişim son derece önemlidir. Sadece hava trafik kontrolörlerini ve pilotları kapsamakla kalmaz, aynı zamanda ramp işçileri, yer hizmetleri, dispeçerler, kabin ekibi, operatörler, güvenlik, diğer uzmanlar da dâhil olmak üzere karmaşık bir oyuncu ekibini içerir.
Kokpitteki iletişim eksiklikleri 1970’lerin ortalarından beri uçak kazalarında binlerce insanın ölümüne neden olmuştur. Kötü iletişimin felakete neden olduğu birçok uçak kazası ardından, kazaların yaşanmasında en önemli faktörler araştırılmıştır. Kazaların pek çoğunda iki pilot daha önce hiç birlikte uçmamıştır; bu nedenle de birbirleri karşısında kendilerini rahat hissetmemektedir. Öyle ki, bazen bir pilot hatayı fark ettiğinde diğerine söyleyemiyor, bazen ise dinleyen çok meşgul oluyor, dikkatini veremiyor ve konuyu önemsemiyor. Nihayetinde, iki pilotun beraberce işleteceği şekilde tasarlanan uçaklarda tek bir pilot fazla sorumluluk alabiliyor. Aslında tam da burada kazaların yaşanmasında en önemli faktörlerden bir diğeri ortaya çıkıyor – “Güç Mesafesi Kavramı”. “Çekingen” davranan ikinci pilotların sayısı günümüzde maalesef o kadar fazla ki… “Kaptan buraya çok defa uçmuş, elbette ki fark etmiştir”, “Kule bunun bilincindedir” gibi beklenti ve ön yargılar üreterek duruma dâhil olmamayı seçiyorlar.
Kısacası iletişim becerisi havacılık sektöründe çalışanlar için önemli bir yetkinliktir ve de iletişim becerilerini geliştirmek tam anlamıyla bir zorunluluktur. Gelecekteki profesyonellerin zayıf iletişimden kaynaklanan riskleri önlemek için hazırlanması şiddetle tavsiye edilir. İletişimin etkinliği ve verimliliği, havacılık emniyeti açısından büyük önem arz eder. Bu yüzden, havacılık profesyonellerinin büyük bir sorumluluğu vardır. Bu da tamamen anlaşılabilir bir iletişim süreci sağlamak olmalıdır, aksi halde sonuçlar felaket olabilir.