Uçakta Depremi Hissedebilir miyiz?
Genellikle üzerinde durduğumuz zemini “kaya gibi sağlam” olarak düşünürüz. Ancak bir deprem, bu algıyı anında yok edebilir, çünkü deprem sarsıntısı aşırı şiddetle bu zemini paramparça edebilecek güçtedir.
Öncelikle deprem nedir, neden oluşur onlara değinelim… Deprem, yer kabuğunun içinden geçen bir titreşimdir. Volkanik patlamalar veya yer altı patlamaları gibi her türlü şey depreme neden olabilse de, doğal olarak meydana gelen depremlerin çoğu, yeryüzü plakalarının hareketlerinden kaynaklanır. Depremler genellikle kırıkların (fay hatları) çatlamasıyla oluşur. Bunun yanı sıra volkanik faaliyetler, toprak kaymaları, mayın patlamaları veya nükleer testler sonucunda da gerçekleşebilir.
Bir gazetede köşe yazarı Dr. Ramazan Demirtaş, depremler için şöyle söylüyor – “Deprem olur olmaz sıfırıncı dakikada o fayın nasıl davranacağına karar veremeyiz. Depremden sonra en az 1-3 ay izlenmesi gerekir. O fayın daha büyük deprem üretip üretmeyeceğini matematiksel olarak hesaplayamayız. Kırılma devam eder. 5 şiddetinde bir depremin ardından daha büyük deprem olmaz’ demek kadar ‘daha büyük deprem olur’ demekte bir o kadar zordur. Her ikisinin de formülü yoktur.”
Anlayacağınız, depremler, doğanın bize oynadığı en korkunç ve sinsi oyunlardan birisidir. Bir anda gelir, öngörüsü yetersizdir, bugünkü teknoloji bile bu doğal afeti önceden hesap edebilecek bir formül bulamamıştır. Peki, gelelim asıl konumuza… Deprem anında uçaklar nasıl etkilenir, uçaktayken bu sarsıntılar hissedilir mi, uçaklar iniş ya da kalkış gerçekleştirebilir mi bir bakalım…
Yerkabuğunda ani bir kırılma veya kayma meydana geldiğinde, yerküredeki enerji sismik dalgalar şeklinde yüzey dalgaları oluşturur, bu da yeryüzünün yüzeyini yukarı ve aşağı hareket ettirerek büyük hasarlara neden olur. Bazı bölgelerde ise şiddetli deprem hasarı toprağın sıvılaşmasına neden olur. Bir deprem sonucunda ortaya çıkabilecek şiddetli bir sarsıntı, toprağın bir sıvı gibi davranmasına neden olacaktır. Bu tür bir toprak üzerine bir bina veya ev inşa edildiğinde ortaya çıkabilecek sıvılaşma, yapının daha kolay çökmesine neden olacaktır. Tarihte Loma Prieta depremi sırasında, Oakland Uluslararası Havaalanı’nın ana pisti sıvılaşma nedeniyle ciddi hasara uğramıştır, pistte 3 fit genişliğe kadar çatlaklar bulunmuştur.
Pistler sıvılaşma nedeniyle oldukça ciddi hasara uğrayabileceğinden, bir deprem sonrasında hemen inen bir uçak oldukça tehlikeli bir pistle karşı karşıya kalacaktır. Kontrol kulesindeki görevli kontrolör, depremi hissedip pilotla temas kurabilecek vakti bir şekilde yaratabilirse, uçağa yön değiştirme konusunda tavsiye verebilir ve böylece uçak inişten kaçabilir. Olası bir yedek meydana yönlendirilebilir. Tabii, eğer o esnada uçakları yönlendiren kontrolörler depremden olumsuz etkilenmediyse… Bir pilot son yaklaşmada sadece kule ile telsiz irtibatını kaybederek olumsuz etkilenmez, kokpiti strese sokabilecek daha pek çok riskli durumda yaşanabilir. Nelerden mi bahsediyoruz?
Şöyle ki, iniş yapan bir uçağı düşünün. Son yaklaşmada ve pisti görüyor. Her şey güzel ilerlerken öncelikle iniş izni için kule ile irtibata geçmesi gerekiyor. Deprem sırasında telsizin öteki ucunda kontrolörden ses yok. Büyük bir depremde emin olun tüm sistem çöker. Bu ne demek biliyor musunuz? Pist ışıkları ve aydınlatma sistemleri hasar görebilir, uçakların güvenli yaklaşmasını sağlayan navigasyon cihazları sinyalini kaybedebilir, radar ve tüm radyo sistemleri çökebilir. Böyle bir durumda kule ile iletişim koptuğu gibi uçak büyük bir karanlık içinde havada kalabilir.
Bir de depremin ilk şoku vurduğu anda bir uçağın iniş yaptığını düşünün… Bu durum bir nebze daha tehlike yaratabilir. Tahmin edersiniz ki o an çatlak ya da yüzeyi büyük bir hasarla bozulmuş bir piste iniş yapan uçak muhtemelen sağlıklı bir iniş gerçekleştiremeyecektir, pistte duramayacak hatta savrulup daha büyük felaketlere yol açabilecektir. Aslında uçakların iniş takımı, depremden rahatça kaçabilmek için sert inişlerden kaynaklanan büyük şokları kaldıracak şekilde tasarlanmıştır. Fakat bildiğiniz gibi felaket geliyorum demez. Risk risktir.
Peki, gelelim başlıktaki sorumuza… Uçaktayken depremi hissedebilir miyiz? Aslında bu soruya direkt olarak hayır diye cevap veren pek çok kişi olacaktır. Fakat, işin aslı net bir cevap yok, biraz evet biraz hayır. Şöyle ki, dünya yüzeyinde olan depremler kendisini bazen sarsıntı bazen de yer değiştirme şeklinde gösterebilir. Bu sarsıntılar sadece yerle temas eden yüzeylerde yayılır. Yani, yolcu uçakları normal seyir irtifasında giderken bu sarsıntıları hissetmeyecektir. Ancak, yeryüzüne yakın bir noktada güçlü bir deprem gerçekleştiğinde tsunamiye sebep olabilir. Ayrıca tekrarlayan şiddetli sarsıntılar volkanik aktiviteleri de tetikleyebilir. Bu durumda uçaklar alçak irtifada ilerliyorsa, onları güçlü türbülans geçişleri bekliyor demektir. Bir de ses var tabii… Bazı uzmanlar deprem esnasında oluşan güçlü seslerin, uçağın motor gürültüsünü bile bastırdığını söylüyor.
Sözün özü; evet, depremler pilotları kesinlikle etkileyebilir, büyük felaketler uçuş emniyetini kesinlikle riske atabilir. Bizler uçak içinde bir yolcuysak o an ki şiddetli bir depremi direkt olarak hissetmesek bile, olumsuz etkilerinden fazlasıyla nasibimizi alabiliriz. Böyle felaketlerin yaşanmadığı, keyifli ve emniyetli uçuşlar dileriz.
Kaynak:
- salon.com
- forbes.com
- science.howstuffworks.com
- cumhuriyet.com