Uçak pencereleri neden yuvarlaktır?
İster pencere koltuğunu seviyor olun, ister pencereden uzak durarak uçuşta olduğunuzu unutmayı tercih edin, şüphesiz ki tüm uçak pencerelerinin yuvarlak olduğunu fark etmiş olmalısınız. Peki, neden böyle? Yuvarlak pencereler uçağın havada asılı kalmasına mı yardımcı oluyor yoksa böylesi kavisli kenarlar estetik olarak daha hoş diye mi böyle kullanılıyor? Eğer ki şöyle dikkatli bir şekilde bazı uçakların eski fotoğraflarına bakarsanız, bu durumu daha fazla sorgulayacaksınız. Çünkü uçak pencereleri eskiden kareydi.
İşin aslı, uçaklarda yuvarlak pencereler hayat kurtaran bir mühendislik buluşudur. Uçakların tarihine baktığımızda özellikle ticari havayolları teknolojinin de ilerlemesi ile uçaklarını daha yüksek irtifalarda uçurmayı başarmıştı. Öyle ki bir uçağın yükseklerde uçması, yakıt tasarrufu sağlayacağından ticari havayolları bu konuda ekstra bir hassasiyet göstermişti. Durumun farkında olan uçak üreticileri de uçakların yüksek irtifalarda emniyetli uçabilmesi için tasarımda belli değişiklikler yapmıştı. Öncelikle, yüksek irtifalarda basınçsız ortam yolcuların nefes almasına engel teşkil edeceğinden, uçak kabinine basınç uygulamış; sonrasında ise artan iç basınca dayanıklı malzemeden uçakları silindirik olarak kapatmıştı. 1952 yılında Comet uçakları üretilmiş ve havacılık tarihinin jet motorlu ilk yolcu uçakları unvanını kazanmıştı. Kısacası, işte mükemmel uçak oluşturulmuştu. Ama maalesef işler beklenildiği gibi gitmedi. Peşi sıra kazalar yaşanmaya başladı. Başlangıçta bunun pilotaj hatası olduğu düşünüldü. Ancak kazalar devam edince, Comet’ler için kapsamlı bir soruşturma başlatıldı ve birtakım testler yapıldı. Nihayetinde, kimsenin aklına gelmeyen oldu. Köşeli tasarlanan uçak pencerelerinde bir gerilim oluştuğu ve gövdenin bu noktalardan ayrıldığı sonucu çıkarıldı.
Biraz daha teknik olarak açıklayalım… Yüksek irtifalarda atmosfer basıncı ile kabin içi basıncı arasında farklılık oluşur. Bu farklılık, kabinin az da olsa genişlemesine sebep olur. Fakat yine de kabin malzemesine baskı biner. Baskı, kabin pencere çerçevelerinde daha fazla hissedilir. Özellikle köşeli bir pencerenin keskin kenarlarında birikir. Baskı arttıkça, pencerelerin etrafı çatlamaya başlar. Meydana gelen çatlaklar ise gövdede ilerler ve uçağın havada parçalanmasına neden olur. Fakat kavisli kenara sahip bir pencerede, dışarıdan gelen baskı tüm çerçeve etrafında daha yumuşak şekilde yayılır ve de yıkıcı bir birikme olasılığı engellenmiş olur.
Tabii ki, tüm bunlar öğrenilip fark edildiğinde uçak üreticileri yeniden işe koyulmuştu ve yuvarlak pencereli yeni Comet modellerini üretime başlamıştı. Ancak sektördeki sabıkasından dolayı maalesef Comet’lere olan güven azaldı. O sırada Boeing, Douglas gibi diğer uçak üreticileri avantaj kazandı.
Sözün özü, sektörde her zaman olduğu gibi bu durumun da insan hayatıyla ödenen bir karşılığı oldu ve yeni bir havacılık kuralı daha kanla yazıldı. Ayrıca oldukça basit gibi görünen bir tasarım hatası sonucunda, uçak üretim endüstrisinin başrol oyuncusu büyük bir sabıkayla yerini kaybetmiş oldu.