Rüzgârın Uçaklar Üzerindeki Etkisi
Havacılıkta hava durumu tehlikesi denilince pek çok insanın aklına kar, fırtına, tipi, sağanak yağış gibi hava olayları öncelikli gelir. Ancak şiddeti kesinlikle hafife alınmaması gereken ve etkisi en az diğer hava olayları kadar etkili olan bir hava olayı daha vardır ki, oda şiddetli rüzgâr olması durumudur. Rüzgârların uçak üzerindeki etkisi yadsınamayacak derecede kuvvetlidir. Bazı durumlarda rüzgâr avantaj sağlayabilirken bazı durumlarda ise felakete sürükleyebilir. Tarihte pek çok rüzgâr kaynaklı uçak kaza kırım olmuştur. Araştırmalara göre dünyada meydana gelen uçak kazalarının %22’ sinin nedeni meteorolojik faktörlerdir. Bu oranın %44’ ü ise rüzgâra bağlı kazalardır. Türkiye’de 1955-2004 tarihleri arasında meteorolojik nedenli kazaların oranı yaklaşık %10 civarında seyretmektedir.
Rüzgârlar karşılandığı yöne göre farklı isimler almaktadır. Karşıdan gelen bir rüzgâr kafa rüzgârı (headwind) olarak adlandırılırken, arkadan gelen bir rüzgâra kuyruk rüzgârı (tailwind) denilmektedir. Uçağın yan yüzeyine doğru aldığı rüzgâr ise yan rüzgâr (crosswind) olarak adlandırılır. Bunlardan tehlikeli olanı kuyruk ve yan rüzgârlardır. Yüksek şiddetlerde kafa rüzgârları da uçuşun kalkış performansını olumsuz etkileyebilir.
Günümüzün modern uçaklarının navigasyon ekranlarında rüzgâr hızını gösteren bir gösterge paneli vardır. Bu gösterge panelinde, eğer ki yer hızı hava hızına göre daha büyük ise, kuyruk rüzgârı vardır. Tam tersi, yer rüzgârı nispeten küçükse kafa rüzgârı vardır. Yer hızının daha küçük olması dolayısıyla hava hızının daha yüksek olması demektir, bu da kafa rüzgârı alan bir uçağın havaya uçması için daha kısa bir kalkış mesafesi sağlar. Rüzgara karşı kalkış ve iniş her zaman avantajlı olandır. Rüzgara karşı tırmanan uçak daha dik bir tırmanış gerçekleştirebilir, bu da tırmanış yolundaki engellerin kolay bertaraf edilmesi demektir. Aynı şekilde, iniş sırasında da uçak yavaşlamak için daha kısa mesafede pist kullanır ve teker koyması sırasında zemin hızı nispeten daha düşüktür. Bu da uçak tekerleklerinde aşınma ve yıpranma olasılığını düşürür.
Tüm bunların tersi olarak, kuyruk rüzgârına maruz kalan kalkıştaki bir uçak, yeterli kaldırma kuvveti kazanmak için çok daha uzun mesafede pist kullanması gerekecektir. Bu yüzden kısa pistlerde uçuş performansını tahditlemektedir. Ayrıca, tırmanma açısı da nispeten daha az olacağı için yüksek irtifalı meydanlar için yine uçuş performansı üzerinde negatif bir etkisi olur.
Uçağın iniş safhasında kuyruk rüzgarına maruz kalması ise pilotların en çok istemediği durumlardan biridir. Uçak piste yüksek bir yer hızıyla yaklaşır, ve bu durum uçağın pistte durma mesafesini artırır. Uçak tekerleklerinde aşınma ve yıpranmaya sebep olabilir, ve yolcu memnuniyeti açısından uçuş konforunu negatif etkileyebilir. Kuyruk rüzgârı alarak iniliyorsa uçuş emniyeti açısından yeterli mesafede pist seçilmesi önerilir.
Bir de uçağın yan yüzeyine etki eden yan rüzgarlar vardır. Ne kadar dik bir açıyla uçağa vururlarsa, etkileri o kadar fazla olmaktadır. Pistler inşa edilirken, uçak inişinde ve kalkışında yan rüzgara en az mazur kalacak şekilde yapılmaya çalışılır. Tabii ki bu durum uçağa şiddetli yan rüzgarların asla etki etmeyeceği anlamına gelmez. Özellikle tek pist hava alanlarını düşünürsek illa ki yan rüzgara maruz kalma durumu yaşanacaktır. Yan rüzgarın, uçağın özellikle sürüklenmeye maruz kalması durumunda ve yana doğru kaymaya meylettiği zamanlarda dikkate alınması önerilir.
Bir de rüzgâr sheari denilen bir meteorolojik hadise vardır. Rüzgarın hızında veya yönünde ya da aynı anda her ikisinde meydana gelen ani değişikliklerdir. Wind Shear olduğu alanlar her zaman uçuculuk için risk teşkil eder. Özellikle alçak seviyede meydana gelen Wind Shear uçağın inişinde, kalkışında ve pist boyunca uçaklar için tehlike arz eder. Uçak inişinde Rüzgar Sheari koşulları devamlılık gösteriyorsa uçağın dengesi bozulacak ve pilot uçağı kontrol edemeyecektir, bu da ani irtifa değişikliklerine, pisti kaçırmaya neden olacaktır.
Rüzgar Shearine maruz kalan bir uçak kalkış esnasında rüzgarın hızlı değişiklik göstermesi sebebi ile eylemsizlik hareketi meydana gelecektir. Böyle bir durumda uçak ne hızlanabilecek ne de yavaşlayabilecektir, bu da ani irtifa değişikliklerine, enerji kaybına ve dengesi bozulan uçağın kalkış zorluğu yaşamasında neden olacaktır.